Bu yazı içeriğinde müşterek çocukların velayeti, velayet davaları ve velayet avukatı istanbul hakkında genel bilgilere yer verilecektir. Medeni Kanunumuz 336. maddesine göre evliliğin devam ettiği süre boyunca anne ve baba velayet hakkını birlikte kullanır. Ortak hayata son verilmiş olması veya ayrılık halinin gerçekleşmesi durumunda hakim, velayeti eşlerden birine verebilir. Anne veya babadan birinin ölümü halinde velayet sağ kalana, boşanma halinde ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.
Velayet düzenlemesi yapılırken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke, çocuğun “üstün yararıdır”. Çocuk hakları sözleşmesinde bu husus;
“Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.” şeklinde açıklanmıştır.
Çocuğun üstün yararı belirlenirken; bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacı gözetilmelidir. Anne ve babanın menfaatleri, boşanmadaki kusurları, sosyal konumları vb durumlar, çocuğun üstün yararından sonra gelir. Bu kriterler, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.
Velayet avukatı ise velayetin el değiştirmesi söz konusu olduğunda bunu talep eden taraf adına tüm bu süreci hukuki bilgi ve görgüsü doğrultusunda sonuna dek takip eden avukattır.
Türk Medeni Kanunu, “Çocuklar bakımından ana ve babanın hakları” ana başlığı altında ve hakimin takdir yetkisi alt başlıklı 182. maddesinde mahkemenin, boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça anne ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, anne ile babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenleyeceği açıklanmıştır.
Buna göre velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulacaktır. Çocuğun velayetinin kendisine verilmediği eş, müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak yükümlülüğündedir. Bunun anlamı, velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin müşterek çocuk için nafaka ödeyeceğidir. Açıklanan nedenlerle velayet hakkı kendisine verilmeyen eş hakkında, müşterek çocuğun giderlerine iştiraki nedeniyle iştirak nafakası ödemesine karar verilecektir.
Hakim, talep halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumları uyarınca hangi miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Bu vesile ile hakime çocuğun giderlerinin gelecek yıllarda ne miktarda ödeneceğine ilişkin karar verebilmesi olanağı sağlanmıştır. Bu yöntemle ekonomik ve mali anlamda güçsüz olan alacaklıların her yıl yeniden masraf etmek suretiyle nafaka artırım davası açmalarını önlemek amaçlanmıştır.
Medeni kanunumuz bu konuya açıklık getirmiş, 337. maddesinde anne ve babanın evli olmaması halinde velayetin anneye ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Annenin küçük, kısıtlı ya da ölmüş olması veya velayetin kendisinden alınmış olması halinde hakim, çocuğun menfaatine göre, çocuğa vasi atar veya velayeti babaya verir.
Cevabımız hayır. Medeni Kanunumuz 349. maddesinde bu konuya açıklık getirilmiştir. Buna göre velayete sahip anne veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Bununla birlikte çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir.
Emsal Yargıtay kararları da bu yönde olup;
gibi unsurlar tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Velayetin değiştirilmesi davasında olumlu bir neticeden söz edebilmek için bunların yanında çocuğa kötü muamelede bulunulduğuna dair somut delillerin de varlığı gerekmektedir.
Çocuğun korunmasına dair diğer önlemlerden sonuç alınamaması veya bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hakim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir;
1. Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması ya da benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gerektiği gibi yerine getirememesi,
2. Anne ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi ya da ona karşı yükümlülüklerini ağır bir şekilde savsaklaması.
Velayetin anne ve babanın her ikisinden birden kaldırılması halinde ise çocuğa bir vasi atanır. Kararda aksi belirtilmediği sürece velayetin kaldırılması, mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.
Velayet davalarında son dönemde sıkça tartışma konusu olan bir başka durum da boşandıktan sonra çocuğa yeni eşin soyadının verilmek istenmesidir. Hatta yakın geçmişte bu yöndeki bir talebe istinaden dava açılmış olup Yargıtay tarafından emsal bir karar verilmiştir. Buna göre Yargıtay tarafından, Türk hukukunda buna dair bir uygulamanın olmadığı gerekçesi ile mahalli mahkemenin kararı bozuldu. Yerel mahkeme tarafından direnme kararı verilmesi halindeki gelişmeleri ise sayfamız üzerinde paylaşmaya devam edeceğiz.
Ofisimizin çalışma alanları içerisinde velayet davaları da bulunmakta olup her türlü istek ve talepleriniz için 08504201155 numaralı iletişim hattımızdan Heper Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’ne ulaşabilirsiniz.