Bu günkü yazımızda aşı olmak zorunlu mu, seyahat öncesi aşı yaptırma zorunluluğu yasal mı gibi sorulara yanıt aramaya çalışacağız.
Bilindiği üzere ülkemizde ve dünyada etkili olan pandemi, diğer adı ile covid 19 ya da corona virüsü hayatımızdaki pek çok şeyi değiştirmeye başladı. Virüsün, seyahat endüstrisini adeta yıkıma uğrattığı ve küresel ekonomiye pek çok alanda zarar verdiği de bilinen bir gerçek.
Yaşanan salgın sonrası ülkeler kendi önlemlerini aldı. Bazı ülkeler ülkeye girişi tamamen yasakladı. Bir çok ülke de seyahat kısıtlamaları getirdi.
Peki aşı olmak bir zorunluluk haline getirilebilir mi? Özellikle seyahatlerde bunun bir zorunluluk haline getirilmesi insan hakları ihlali yaratabilir mi veya böyle bir kısıtlama ne kadar mümkün.
Bilindiği üzere anayasamıza göre herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip. Anayasada da açıklandığı üzere tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı açıkça ifade edilmiş bu durumda.
Bunun bir göstergesi olarak anayasaya göre kişiler, rızası olmaksızın bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
Yaşama hakkında değindikten sonra Anayasamız ile güvence altına alınan bir başka hak olan sağlık hakkına da değinmek gerekiyor. Zira aşının tam etkinliği, yüzde yüz çözüm getirip getirmediği, yan etkileri konusundaki belirsizlikler devam etmekte olup zorunlu bir aşı uygulaması getirilemeyeceği ya da getirilmemesi gerektiği bilinen bir gerçek.
Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu da anayasamızda açıkça ifade ediliyor. Bu nedenle aşı olmanın mı yoksa olmamanın mı daha sağlıklı olduğu konusunda kişinin kendisinin karar vermesi gerekmekte. Bu nedenle seyahat konusunda getirilecek kısıtlamalarla aşının bir zorunluluk haline getirilmesinin de anayasaya aykırı olduğu düşüncesindeyiz.
Bununla birlikte Anayasa ile güvence altına alınan hakların bazı durumlarda sınırlanabilmesi mümkün olabiliyor. Zorunlu aşı uygulaması getirilmesi halinde bu uygulamanın Anayasaya aykırı olmayacağını savunan hukukçular da mevcut.
Anayasamızla güvence altına alınan bir başka temel hak ise seyahat özgürlüğü. Buna göre herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahip bulunmakta. Seyahat hürriyeti anayasaya göre suç soruşturma ve kovuşturması nedeniyle ve suç işlenmesini önlemek amaçları ile ve kanunla sınırlanabiliyor.
Bunun yanında anayasa uyarınca vatandaşlarımızın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması yahut kovuşturması nedeni ile ve hakim kararı ile sınırlanabilmekte. Yine anayasada açıkça belirtildiği üzere vatandaş sınır dışı edilemiyor ve ayrıca yurda girme hakkından da yoksun bırakılması mümkün değil.
Yukarıda açıkladığımız gerekçelerle aşı olmadan Türkiye’ye giriş ve Türkiye’den çıkış ile ilgili önlemler ve uygulamalar, anayasa ile güvence altına alınmış özgürlüklere aykırı gibi görünüyor. Bu vesile ile ulaşım şirketleri tarafından alınacak önlemler ve aşı olmayan kişilerin kara deniz hava yolu ulaşım araçlarına alınmaması ciddi bir temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması sorunu yaratabilir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca herkesin yaşam hakkı yasa ile korunur. Yasaların ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suç nedeni ile hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın infazı haricinde, hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemeyeceği sözleşme içeriğinde açıkça belirlenmiş durumda. Ayrıca ülkelerin kendi iç hukuklarında da temel insan hakları yasalarla düzenlenmiş durumda.
Bu konu yalnızca ülkemizde tartışmalı değil. Tüm dünyada benzer eleştiriler getirilmekte ve bunun seyahat özgürlüğüne bir tehdit mi yoksa normal hayata dönüş açısından önemli bir aşama mı olacağı konusunda tereddütlerin sürdüğü muhakkak.
Bu kapsamda aşı olmanın da tek başına yeterli gelmeyebileceği aşı olan kişilerin virüs taşıyıcısı olup olmayacakları da halen tartışılıyor.
Aşı olmak zorunlu mu, aşı yaptırmak zorunlu olacak mı sorularının cevabını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz. Ülkemizde ve dünyanın diğer bölgelerindeki uygulamaların değişiklik göstereceğini ve en doğru uygulamaların benzer şekilde birer birer yürürlüğe girebileceğini tahmin etmek mümkün.
Bunun yanında aşının hiçbir şey için tek başına yeterli bir çözüm olmayacağı da su götürmez bir gerçek. Bu konuda net bir karar verebilmek için aşının ya da aşıların güvenirliğinin, sonuçlarının, insan hayatı açısından herhangi bir tehlike arz etmediğinin kesin olarak tespit edilmesi gerekmekte. Aksi halde aşının temel insan haklarının kullanımının önüne geçebilmesi ve temel haklar yönünden sınırlayıcı etkilerinin olması çok zor görünüyor.
Bu kapsamda pandemi, virüs, Covid 19, coronavirüs, ismi ne olursa olsun temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması kapsamında alınacak önlemler ve düzenlemelerin, kişinin gerek yaşam ve sağlık hakkı gerekse seyahat özgürlüğü düşünülerek gündeme getirilmesi gerekmekte.
Son günlerde medyada yer alan haberlere göre İspanya’nın aşı olmayı reddeden kişilerin isimlerinin listelendiği bir kayıt defteri bilgisi oluşturacakları bilgisi paylaşıldı. Bu açıklama, pek çok insanı tedirgin etmeye yetti ve aşı karşıtlığı oranında ciddi bir düşüşe neden oldu.
Kamuya açık olmayacak bu kayıtların yalnızca diğer Avrupa ülkeleri ile paylaşılacağı açıklanmış olsa da bu, tek başına yeterli ve güven telkin eden bir açıklama gibi görünmüyor. Zira kişisel verilerin korunması ve depolanması anlamında da ciddi karmaşa yaratabilecek bu türden açıklamaların çok sağlıklı olduğu söylenemez.
Bu vesile ile aşı pasaportu ile ilgili haberler de gelmeye devam ettiğini belirtmek isteriz. Aşı pasaportu ile ilgili de ciddi endişeler olduğu bir gerçek. Bu endişelerin ne kadar haklı veya yersiz olduğunu önümüzdeki zaman gösterecek.
Avrupa Birliğinde aşı pasaportu olanların olası ayrıcalıkları konusu tartışılacak. Buna göre, aşı pasaportu olan kişilerin pandemi sürecindeki sinema, tiyatro, restoran, alışveriş merkezlerine girebilmesi ve seyahat özgürlükleri konusunda adımlar atılması beklenmekte. Bu yönü ile aşı pasaportu, dünyanın en değerli pasaportu haline gelir mi bilemiyoruz ancak bu konudaki gelişmeleri yazımız üzerinden paylaşıyor olacağız.
Avrupa Birliği, konuyu gündeminde tutmaya devam etmekte. Her ne kadar fikirlerin aşı pasaportunun gerekli olduğu konusunda yoğunlaştığı söylense de henüz tam bir fikir birliğine varılmış değil. Bu nedenle Avrupa Birliği konuyu bir sonraki zirvede yeniden gündeme almaya karar verdi. Burada aşılama takvimi ve aşılanan kişi sayısının da verilecek kararda önemli ölçüde etkili olabileceği konusunda görüşler hakim.
Aşı olmayan kişilerin uçağa gemiye trene alınmaması dava açmayı düşünenler için gündem olmaya devam ediyor. Zira aşı olmayan kişilerin seyahat özgürlüğü gibi evrensel bir hakkının engellenmesi durumunda ne yapacakları merak konusu.
Bu takdirde gemi uçak tren havayolu şirketlerinin seyahat özgürlüğünü kısıtladıkları kişiler tarafından açılabilecek pek çok dava ile karşılaşması muhtemel. Yine bu kapsamda pek çok tüketici hakem heyeti şikayeti yapılabileceği de öngörülüyor.
Aşı karşıtlığı ile ilgili hukuk alanındaki gelişmeler ve güncellemeler, bu yazımız üzerinden paylaşılmaya devam edecektir.
Soru, görüş ve hukuki danışmanlık hizmetlerimiz için Heper Hukuk ve Danışmanlık Ofisi 08504201155 iletişim hattımızdan hukuk ofisimizle iletişim kurabilirsiniz.