İnşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçu, TCK 176. maddesinde Genel Tehlike Yaratan Suçlar başlığı altında açıklanmıştır. Buna göre; İnşaat veya yıkım faaliyeti esnasında, insan hayatı ya da beden bütünlüğü açısından gerekli tedbirleri almayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Suç kasten işlenebilen suçlardandır.
Yasa gerekçesine göre; Düzenleme ile inşaat veya yıkım faaliyetinden sorumlu kişinin bu faaliyet sırasında insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli tedbirleri almaması cezalandırılmaktadır. Fiil, somut tehlike suçu niteliğindedir. Suç, inşaat veya yıkım faaliyeti esnasında sorumlu kişinin, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli tedbirleri almaması ile oluşur. Suçun oluşması için zararın doğmuş olması şartı aranmamaktadır. Bu tedbirlerin alınmaması nedeniyle zarar meydana gelmesi halinde; inşaat veya yıkım faaliyeti esnasında insan hayatı ya da beden bütünlüğü açısından gerekli tedbirleri almayan kişi, fiilin sebebiyet verdiği sonuç açısından kast veya taksirine göre cezalandırılacaktır.
Bu suç için yargılama yapmaya görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Suç, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan değildir.
Uygulamada bu suçtan ötürü ceza verilebilmesi için eylemin gerçekten de insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tehlike oluşturup oluşturmadığı araştırılmaktadır. Aşağıda buna dair emsal bir Yargıtay kararı paylaşılmıştır.
ÖZET: Mahallinde tarafsızlıklarında şüphe oluşturmayacak inşaat mühendisi ve iş güvenliği uzmanı marifetiyle keşif yapılıp, katılanların olay anında evde oturmaya devam edip etmedikleri, inşaat firması tarafından bu hususta bir ihtar yapılıp yapılmadığı araştırılarak, oluşan çatlakların insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağı da belirlendikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizdir. Hüküm bozulmuştur. (5237 S. K. m. 176)
Dava ve Karar: Gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosya kapsamına göre katılanlara ait evde inşaat faaliyetine bağlı olarak çatlakların oluştuğunun anlaşılması karşısında, sanıkların metro inşaatı faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri alıp almadığı, meydana gelen olayda kusurlarının bulunup bulunmadığı hususlarının tespiti bakımından, mahallinde tarafsızlıklarında şüphe oluşturmayacak inşaat mühendisi ve iş güvenliği uzmanı marifetiyle keşif yapılıp, katılanların olay anında evde oturmaya devam edip etmedikleri, inşaat firması tarafından bu hususta bir ihtar yapılıp yapılmadığı araştırılarak, oluşan çatlakların insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağı da belirlendikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Sonuç: Yasaya aykırı, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.01.2016 gününde oy çokluğu ile, karar verildi.
Sanık …, …, … Uyaroğlu hakkında, inşaat ve yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçundan TCK.nun 176/1. maddesinden cezalandırılmaları için dava açılmıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda sanıkların, beraatine karar verilmiştir. Mahkemenin beraate ilişkin kararı, süresi içerisinde katılanlar vekili tarafından temyiz edilmiştir. İnşaat ve yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçundan kurulan hükmün, katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin kararı yerinde değildir.
Şöyle ki; Sanıklar aşamalardaki savunmalarında, gerekli tedbirleri aldıklarını, suça konu binadaki çatlakların bakımsız ve eski olmasından kaynaklandığını söylemişlerdir. Müştekilerden …, metro için tünel inşaatına başlamadan önce evin boşaltılması için tebligatın geldiğini ancak evi boşaltmadıklarını söylemiştir. Dosya kapsamından, metro için tünel inşaatı sırasında katılanlara ait evlerin bulunduğu binanın çatlak oluşmak suretiyle hasar gördüğü sabit ise de, TCK.nun 176. maddesindeki suçun oluşabilmesi için, binadaki hasarın insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından bir tehlikeye neden olması gerektiği, oysa dosyamızda insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından bir tehlikenin bulunduğuna ilişkin delil bulunmadığı gibi, şikayetin çatlakların oluşmasının üzerinden uzun zaman geçtikten sonra yapıldığı, şikayet tarihine kadar ve şikayet tarihinden sonra da katılanların binada oturmaya devam ettikleri, ayrıca binanın boşaltılması için tebligatın yapılmasına karşın oturulmaya devam edilmesi birlikte değerlendirildiğinde, suçun unsurları itibariyle oluşmaması nedeniyle mahkemenin beraate ilişkin kararının onanması yerine, yazılı şekilde eksik inceleme yapıldığından yerel mahkemenin kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 21.01.2016
Tüm hukuki danışmanlık ve talepleriniz için ofisimize ait 08504201155 numaralı hattımızdan Heper Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’ne ulaşabilirsiniz.