Suçu bildirmeme suçu, TCK 278. maddesinde Adliyeye Karşı Suçlar başlığı altında açıklanmıştır. Buna göre; İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenmiş olmasına rağmen, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, aynı şekilde cezalandırılır.
Suç, kasten işlenebilen suçlardan olup bu suçun faili herkes olabilir. Mağdurun on beş yaşını bitirmemiş çocuk, bedensel ya da ruhsal anlamda engelli olan veya hamileliği nedeni ile kendisini savunamayacak durumda olması ise, verilecek cezanın yarı oranında artırılması nedenidir.
Anayasa Mahkemesi 30/6/2011 tarihinde vermiş olduğu 2010/52 E, 2011/113 K. sayılı kararı ile; Anayasa’nın 38. maddesinde yer verilen “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya ya da bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.” hükmü karşısında 5237 sayılı TCK 278. maddesinde tanımlanan suçu bildirmeme suçuyla ilgili olarak, söz konusu kanunda yakın akrabalık durumunu dikkate alan şahsi cezasızlık sebebine yer verilmediği gerekçesi ile, söz konusu madde hükmünün bütünüyle iptaline ve bu iptalin ortaya çıkaracağı sakınca göz önünde bulundurularak, iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.
İlgili madde, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararı neticesinde yeniden düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi’nce verilen kararın iptal gerekçesi de göz önünde bulundurularak, maddenin ilk üç fıkrası aynen muhafaza edilmek suretiyle maddeye yeni bir fıkra eklenmiş ve bu suç bakımından da şahsi cezasızlık sebebinin varlığına yer verilmiştir.
Bununla birlikte, yasa gerekçesinde maddenin birinci fıkrasındaki işlenmekte olan suçlar bağlamında bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesi dolayısıyla ceza sorumluluğu cihetine gidilebilmesi için, kişinin suçu önleme yükümlülüğünün bulunmaması gerektiği açıklanmış, suçu önleme yükümlülüğünün bulunduğu durumlarda, bildirim yükümlülüğünün ihlali nedeniyle değil, işlenmesi önlenmeyen suça iştirakten veya suçun ihmali davranışla işlenmiş olmasından dolayı ceza sorumluluğunun doğabileceği ifade edilmiştir.
Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler açısından cezaya hükmolunmaz ve bu kişiler suçun faili olamaz. Bununla birlikte, suçu önleme yükümlülüğünün varlığı nedeniyle ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır.
Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu, TCK 279. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini görevi ile bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden ya da bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Suçun, adli kolluk görevini yapan kişi tarafından işlenmesi hali, kişiye bu nedenle verilecek cezanın yarı oranında artırılması sebebidir.
Görevini yaptığı esnada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Sağlık mesleği mensubundan anlaşılması gereken kişiler tabipler, diş tabipleri, eczacılar, ebeler, hemşireler ve sağlık hizmeti veren diğer kişilerdir.
Bu suç için dava zamanaşımı süresi seksiz yıldır.
Bu suç açısından yargılama yapmaya görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Tüm hukuki konulardaki danışmanlık talepleriniz ile ilgili olarak Heper Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’ne ait 08504201155 numaralı hattımızdan hukuk ofisimizle iletişime geçebilirsiniz.